Hz. Muhammed’in Peygamber Oluşu – İslam’ın Mekke Dönemi

Hz. Muhammed, 20 Nisan 571 tarihinde Mekke’de doğdu. Babasının adı Abdullah, annesinin adı ise Âmine’ dir. Babası Abdullah, doğumundan kısa bir süre önce vefat etmişti. Torununa Muhammed adını veren dedesi Abdülmuttalip, onun..

Hz. Muhammed’in Peygamber Oluşu – İslam’ın Mekke Dönemi
Yayınlanma: Güncelleme: 22 views

Hz. Muhammed, 20 Nisan 571 tarihinde Mekke’de doğdu. Babasının adı Abdullah, annesinin adı ise Âmine’ dir. Babası Abdullah, doğumundan kısa bir süre önce vefat etmişti. Torununa Muhammed adını veren dedesi Abdülmuttalip, onun bakımını da üstlendi.

Hz. Muhammed, dört yaşına kadar Halime adında bir sütanneye verildi. Dört yaşından altı yaşına kadar öz annesinin, altı yaşından sekiz yaşına kadar da dedesinin yanında kaldı. Dedesinin vefatı üzerine amcası Ebu Talip onu himayesine aldı.

Hz. Muhammed’in Peygamber Oluşu

Hz. Muhammed, kırk yaşlarına doğru yaşadığı toplumun kötülüklerinden uzak kalmak için yalnızlığı tercih etmeye başladı. Ramazan ayı gelince Mekke yakınlarında bulunan Nur Dağı’ndaki Hira Mağarası’na giderek inzivaya çekilirdi. Orada ibadet eder ve tefekküre dalardı.

Hz. Peygamberin bu arınma, ibadet ve tefekkür hâli kırk yaşına kadar devam etti. Bu süreçte gördüğü bazı rüyalar aynen çıkıyordu. Bu durum peygamberliğe bir hazırlıktı. Vahyin gelişine kadar bu tür rüyalar devam etti.

İlk Emir: Oku!

Miladi 610 yılı ramazan ayında ve Kadir Gecesi’nde Hz. Muhammed Hira Mağarası’nda inziva hâlinde iken Cebrail isimli vahiy meleği ona “Oku!” diye hitap etti. Hz. Muhammed, “Ben okuma bilmem.” cevabını verdi.

Melek, tekrar “Oku!” diye seslendi. Hz. Muhammed ise yine “Ben okuma bilmem.” dedi. Cebrail üçüncü kez Peygamberimize “Oku!” deyince Hz. Muhammed, “Ne okuyayım.” diye cevap verdi. Bunun üzerine Cebrail “Alak” suresinin ilk beş ayetini okudu: “Yaratan Rabb’inin adıyla oku! O, insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku! Rabb’in nihayetsiz kerem sahibidir. Ki o, kalemle (yazı yazmayı) öğretendir. İnsana bilmediğini o öğretti.”

Hz. Peygamber, vahye muhatap olunca çok heyecanlandı. Eve gelince eşi Hz. Hatice’ye “Beni örtün, beni örtün.” diyerek uykuya daldı. Uyanınca yaşadıklarını Hz. Hatice’ye anlattı. Hz. Hatice onu teselli etti. Sonra birlikte Varaka bin Nevfel’e gidip durumu anlattılar. Bilge bir kişi olan Varaka, bunun bir peygamberlik işareti olduğunu söyledi. Hz. Muhammed’e gelen bu ilk vahiyden sonra bir müddet vahiy gelmedi. Bu döneme “Fetretü’lVahiy” denir. Müddesir suresinin ilk beş ayetinin inmeye başlamasıyla bu dönem sona ermiştir.

İlk Müslümanlar

İslam’ı ilk kabul eden Hz. Hatice olmuştur. Ardından Hz. Ali, ondan sonra Hz. Zeyd Müslüman oldu. Müslümanların dördüncüsü Hz. Ebu Bekir olmuştur. Bunlara “İlk Müslümanlar” denir.

Hz. Muhammed, üç yıl süren gizli davet döneminden sonra gelen, “Şimdi sen, sana ne emredilmişse onu açıkça onlara söyle. Müşriklere aldırma.”9 ve “ En yakın akrabanı uyar.”10 ayetleri nazil olunca açıktan davete başladı.

İslam’ın Mekke’de her geçen gün hızla yayılması ve putlar hakkında, “Siz ve Allah’tan başka taptıklarınız, cehennemin yakıtısınız; oraya gireceksiniz. Eğer onlar ilah olsalardı oraya girmeyeceklerdi. Hepsi orada temelli kalacaktır.”11 ayetinin inmesi Mekkeli müşrikleri endişelendirip kızdırdı. Bunun üzerine Ebu Talip’e gidip onu tehdit ettiler. Sonuç alamayınca Hz. Peygambere İslam’dan vazgeçmesi ve putlara dokunmaması karşılığında liderlik, servet ve benzeri tekliflerde bulundular.

Mekkeli Müşriklerin İslamiyete Engel Olma Çabaları

Teklifleri reddedilen müşrikler, Hz. Peygambere karşı tutumlarını sertleştirdiler. Diğer taraftan Bilal-i Habeşi ve Yasir ailesi gibi zayıf ve kimsesiz Müslümanlardan başlayarak onlara zulüm ve işkence uyguladılar. Böylece müslüman olmak isteyenlerin gözünü korkutmayı amaçlıyorlardı.

Kureyşli müşrikler birtakım dinî, ekonomik, siyasi ve sosyal gerekçelerle İslam’ı kabul etmek istemiyorlardı. Onlar, Allah’a inandıklarını söylemekle birlikte aracı olarak kabul ettikleri putlara tapıyorlardı. Allah’ın tek ve bir oluşuna inanmak, onların mantığına ters geliyordu. Ahirete inanmayan müşrikler, yaptıkları kötülüklere karşılık putlara bir kurban keserek affolunduklarına inanıyorlardı. Müslüman oldukları takdirde bu davranışlarını sürdüremeyeceklerini düşünüyorlardı.

Putlarla dolu olan Kâbe, müşrikler için bir kazanç kapısıydı. İslam’ın Mekke’de hâkim olması durumunda çevre kabilelerle olan ilişkilerinin bozulacağına inanıyor, Kureyş’in saygınlığı ve üstünlüğünün zarar göreceğini düşünüyorlardı.

Mekke’de yönetim zengin ve güçlü kişilerin elindeydi. Kölelik ve köle ticareti yaygındı. İslam ise köleliğe karşı çıkarak tüm insanların doğuştan hür olduğunu kabul ediyordu. Bu durum müşriklere göre toplumsal yapının bozulmasıydı. Mekkeli müşrikler, köle ile efendiyi eşit saydığı için Peygamberimize tepki gösterdiler.

Bir başka sebep ise Cahiliye Döneminden kalan Emevi-Haşimi rekabetiydi. Mekke yönetiminde bulunan Ümeyyeoğulları, bir Haşimi olan Hz. Muhammed’e tabi olmak istemiyorlardı. Kureyş kabilesi içindeki Haşimiler ve Ümeyyeoğulları rekabeti birçok insanın Müslüman olmasına mani oldu.

Mekkeli müşriklere göre peygamberlik Hz. Muhammed’e değil, Velit bin Muğire ile Ebu Mesut gibi zengin, güçlü ve soylu kişilere gelmeliydi. Onların bu düşüncelerine Allah,“Ve yine şöyle derler: “Bu Kur’an, neden iki şehrin ileri gelenlerine inmiş değil? Rabb’inin rahmetini yoksa onlar mı bölüştürüyorlar?”13 şeklinde cevap vermiştir.

İslam İçin İlk Şehitler

Mekke’de Müslümanlara yönelik eziyet ve işkenceler hat safhaya ulaşmıştı. Bazı Müslümanlar, yakınları tarafından evlerine hapsediliyordu. Kimsesiz bazı Müslümanlar da sıcak çöl kumları üzerinde işkenceye tabi tutuluyorlardı. Sümeyye ve eşi Yasir gibi kimi Müslümanlar da işkencelerle şehit edilmişlerdir.

 

İLK YORUMU SİZ YAZIN

Hoş Geldiniz

Üye değilmisiniz? Kayıt Ol!

Hemen Hesabını Oluştur

Zaten bir hesabın mı var? Giriş Yap!

Şifrenizi mi Unuttunuz

Kullanıcı adınızı yada e-posta adresinizi aşağıya girdikten sonra mail adresinize yeni şifreniz gönderilecektir.